GELECEĞİN OFİSLERİ
The Guardian’da yayınlanan “The coffice: the future of work?” adlı yazı, geleceğin ofis, daha doğrusu “kofis” kavramını oldukça sade ve net bir dille açıklıyor; yarı kafe, yarı ofis. Gri ofis binaları yerine internet bağlantısı kurabileceğiniz herhangi bir kafe, sizin de işlerinizi yapmanız için yeterli değil mi? Üstelik mis gibi bir kahve ve kek de cabası…
Bir toplantıdan çıktınız ve navigasyona baktınız. O da ne?! Ofise gitmeniz için trafikte 2 saat geçirmeniz gerekiyor. Ancak yetiştirmeniz gereken işler için o 2 saat, altın değerinde… Bu durumda pek çoğumuzun yaptığı, bir kafeye girip bilgisayarı açmak oluyor. Özellikle büyük şehirlerde, bir kafede kahvesini yudumlarken bilgisayar başında çalışan insanları görmek çok olağan bir hale geldi. Üstelik kafelerin/kahve-çay dükkanlarının mağaza içi tasarımları da artık buna uygun olarak şekilleniyor. Rahat masa ve sandalyeler, bolca priz ve tabi ki wi-fi…
Aslında ofisinizde de tek ihtiyacınız bunlar, değil mi?
Değişen Mağaza Tasarımları
Bazı kafelerde iş insanlarının ya da öğrencilerin çalışıyor olması o kadar kanıksanmış bir durum ki kütüphane sessizliği hâkim. Diğer konuklar da bu duruma ayak uyduruyor. Dolayısıyla mağaza tasarımları, günden güne bu duruma uygun olarak şekilleniyor. Mimarlar mekanları çalışanları da düşünerek tasarlıyor. Ebat olarak küçülen ancak işlevselleşen masalar, özel ışıklandırma, uygun oturma düzeni ve her masanın altında bir priz. Hatta bazı kafelerde müşterilerinin özel toplantı yapabilecekleri alanlar bulunuyor ve iş insanları mağazayı bilgilendirerek belirli bir zaman dilimi için bu alanları rezerve edebiliyorlar. Özellikle son 5 senede ülkemizde de ciddi anlamda gelişen bu çalışma biçimi, önümüzdeki yıllarda çok daha büyük bir önem kazanacak gibi görünüyor. Yani yeni kafe/ofis tasarımlarında mimar ve tasarımcılar, yeme-içme sektörünün özellikleriyle teknolojik firmaların sunduğu dijital ve mobil çözümleri bir araya getirmeye devam edecekler.
Değişen Ofisler
Kafeler kendini bu yeni iş yaşamına adapte ederken şirketler de boş durmuyor tabi ki. Onlar da ofis binalarında önemli değişikliklere imza atıyor. Geleceğin ofislerine yönelik tasarımlar, kafelerden, otel lobilerinden ilham alıyor. Yani sosyalleşmeyi ön plana çıkarıyor. Açık ofis kavramı ileri noktalara taşınarak kolektif düşünme ve yaratma sürecine katkıda bulunacak şekilde geliştiriliyor. İş yerindeki çalışma alanlarının çalışan için ilham verici ve motive edici olması, bu alanların dijital dönüşümü, yeni ofis tasarımlarındaki akımlar, geleceğin işyeri tasarımları ve Y kuşağı çalışanların ihtiyaçları, gündemdeki önemli konular ve önemini de sürdürecek gibi görünüyor. Çünkü yapılan araştırmalar, sosyal ve yeni nesil ofislerde çalışan kişilerin çalıştıkları şirketi sahiplendiğini, işinden daha büyük keyif aldığını ve verimliliğinin arttığını gösteriyor. Sonuç olarak, önemini her geçen gün arttıran mobilite ve dijital dönüşüm, çalışma biçimlerini de etkiliyor ve geliştiriyor. Kısa vadede geleneksel ofis kavramının ortadan kalkması imkansız ancak mobil ofis kavramının alternatif bir çalışma biçimi haline geleceği de su götürmez bir gerçek.